to vaporize
01
buharlaştırmak, uçurmak
to convert a substance from a solid or liquid state into gas
Transitive: to vaporize solid or liquid matter
Örnekler
The warm breeze vaporized the morning fog, revealing a clear and sunny day.
Ilık esinti sabah sisini buharlaştırdı, açık ve güneşli bir günü ortaya çıkardı.
In the kitchen, the chef used a culinary torch to delicately vaporize the sugar atop a crème brûlée.
Mutfakta, şef bir crème brûlée'nin üzerindeki şekeri nazikçe buharlaştırmak için bir mutfak meşalesi kullandı.
02
buharlaştırmak, gaz haline getirmek
to convert a substance into vapor or gas
Transitive: to vaporize a substance
Örnekler
The chemist vaporized the liquid nitrogen by heating it in a specialized container.
Kimyager, sıvı azotu özel bir kapta ısıtarak buharlaştırdı.
The chef vaporized the alcohol in the sauce by carefully igniting it with a flame.
Şef, bir alevle dikkatlice tutuşturarak sosun içindeki alkolü buharlaştırdı.
03
buharlaşmak, hızla azalıp yok olmak
to decrease in quantity or intensity rapidly and disappear
Intransitive
Örnekler
The company 's profits seemed to vaporize overnight after the announcement of the financial scandal.
Şirketin karları, finansal skandalın açıklanmasının ardından bir gecede buharlaşmış gibi görünüyordu.
Her hopes of winning the competition vaporized when she stumbled during her final performance.
Final performansı sırasında tökezlediğinde, yarışmayı kazanma umutları buharlaştı.
04
buharlaştırmak, gaza dönüştürmek
to destroy or annihilate something completely by turning it into vapor or gas
Transitive: to vaporize sth
Örnekler
The intense heat of the explosion vaporized the entire building in a matter of seconds.
Patlamanın şiddetli ısısı, tüm binayı saniyeler içinde buharlaştırdı.
The volcanic eruption vaporized everything in its path, leaving behind only scorched earth.
Volkanik patlama, yolundaki her şeyi buharlaştırdı, geriye yalnızca kavrulmuş toprak bıraktı.
Leksikal Ağaç
vaporizable
vaporized
vaporizer
vaporize
vapor



























