to run off
[phrase form: run]
01
kaçmak
to leave somewhere with something that one does not own
Intransitive: to run off with sth
Örnekler
The mischievous kids ran off with candy from the store without paying.
Yaramaz çocuklar, ödemeden mağazadan şekerleri kaçırdılar.
The thief attempted to run off with a laptop from the coffee shop.
Hırsız, bir dizüstü bilgisayarla kafeden kaçmaya çalıştı.
02
yazdırmak, fotokopisini çekmek
to produce copies of a document or image typically using a photocopier or printer
Transitive: to run off a document or copy
Örnekler
She ran off multiple copies of the report for distribution to the team.
O, raporu ekibe dağıtmak için çok sayıda kopya çıkardı.
He ran off a set of flyers to promote the upcoming event.
Yaklaşan etkinliği tanıtmak için bir dizi broşür bastırdı.
03
kovmak, uzaklaştırmak
to make someone or something leave a place
Transitive: to run off sb
Örnekler
The teacher had to run off the disruptive students from the classroom.
Öğretmen, sınıftan yıkıcı öğrencileri kovmak zorunda kaldı.
The coach warned that he would run off players who violated team rules.
Koç, takım kurallarını ihlal eden oyuncuları kovacağını uyardı.
04
kaçmak, tüymek
to depart abruptly as if in a hurry or with a sense of urgency
Transitive: to run off a place | to run off from a place
Örnekler
He ran off the stage, leaving the audience in awe of his energetic performance.
O, enerjik performansıyla seyircileri hayrete düşürerek sahneden kaçtı.
They ran off a plane, realizing they had boarded the wrong flight at the last moment.
Son anda yanlış uçağa bindiklerini fark ederek bir uçaktan kaçtılar.
05
son yarışta karar vermek (yarış)
to decide the winner of a contest or competition by holding a second or subsequent round of voting or competition between the top candidates or teams
Transitive: to run off a competition
Örnekler
Due to a tie, they had to run off the election to determine the winner.
Bir beraberlik nedeniyle, kazananı belirlemek için bir seçim tekrarı yapmak zorunda kaldılar.
We 'll have to run off the election between the top two candidates.
En iyi iki aday arasında seçimi ikinci tur ile sonuçlandırmak zorunda kalacağız.
06
kaçmak, gizlice ayrılmak
to unexpectedly and secretly leave with one's lover, often a secret or new romantic partner
Intransitive
Örnekler
Against their families ' wishes, they decided to run off and get married in a small, private ceremony.
Ailelerinin isteklerine karşı, kaçıp küçük, özel bir törenle evlenmeye karar verdiler.
The young couple ran off in the middle of the night to start their new life together.
Genç çift, birlikte yeni bir hayata başlamak için gecenin ortasında kaçtı.
07
aceleyle hazırlamak, üstünkörü yazmak
to quickly and easily produce a written work, often without much effort or care
Transitive: to run off a written work
Örnekler
She had to run off a last-minute report for the meeting.
Toplantı için son dakikada bir rapor hazırlamak zorunda kaldı.
The students were instructed to run off a short essay over the weekend.
Öğrencilerden hafta sonu kısa bir deneme yazıvermeleri istendi.
08
çalışmak, işlemek
to operate using a particular energy source or fuel
Transitive: to run off a particular energy source
Örnekler
This car can run off electricity, making it eco-friendly and cost-effective.
Bu araba elektrikle çalışabilir, bu da onu çevre dostu ve uygun maliyetli yapar.
The flashlight runs off rechargeable batteries, reducing waste and saving money.
El fener şarj edilebilir pillerle çalışır, atığı azaltır ve para tasarrufu sağlar.
09
ishal olmak, ishal geçirmek
to have frequent, watery bowel movements
Intransitive
Örnekler
She could n't go to the picnic because she was running off all day.
Pikniğe gidemedi çünkü bütün gün ishaldi.
Food poisoning left them running off for hours.
Gıda zehirlenmesi onları saatlerce tuvalete koşturdu.
