to nod
01
başı ile onaylamak
to move one's head up and down as a sign of agreement, understanding, or greeting
Intransitive
Örnekler
He nodded to greet his neighbor as he walked by.
Yanından geçerken komşusunu selamlamak için başını salladı.
She nodded in agreement with his statement.
O, ifadesiyle anlaşma içinde başını salladı.
1.1
onaylamak, başını sallamak
to show agreement, acknowledgment, or greeting by moving the head up and down
Transitive: to nod one's greeting or attitude
Örnekler
She nodded her approval as he presented his ideas.
O, fikirlerini sunarken onayını başını sallayarak gösterdi.
The teacher nodded her understanding as the student explained his point.
Öğrenci görüşünü açıklarken öğretmen anlayışını başını sallayarak gösterdi.
02
uyuklamak, uykuyla başı öne eğilmek
to allow the head to droop forward as one becomes sleepy
Intransitive
Örnekler
He began to nod as he waited, barely able to keep his eyes open.
Beklerken, gözlerini açık tutmakta zorlanarak başını sallamaya başladı.
The child nodded in his chair, drifting in and out of sleep.
Çocuk sandalyesinde başını sallayarak uykuya dalıp çıktı.
03
eğilmek, yana yatmak
to lean or tilt from an upright position
Intransitive
Örnekler
The flower nodded in the breeze, its stem bending slightly.
Çiçek, esintide eğildi, sapı hafifçe büküldü.
The thin pole nodded as the wind grew stronger, leaning slightly to one side.
İnce direk, rüzgar şiddetlendikçe hafifçe bir yana doğru eğilerek eğildi.
Nod
01
baş sallama, onay işareti
the act of nodding the head
02
baş işareti, baş sallama
a sign of assent or salutation or command



























