abiding
Örnekler
He had an abiding interest in classical music that never waned over the years.
Klasik müziğe olan kalıcı ilgisi yıllar geçse de hiç azalmadı.
Their abiding friendship endured through all of life's ups and downs.
Onların kalıcı dostluğu, hayatın tüm iniş çıkışlarında devam etti.



























