to abjure
01
yeminle vazgeçmek
to give up or reject a belief, claim, or practice through formal or public declaration
Örnekler
She publicly abjured her former affiliations in a statement.
Bir açıklamada eski bağlantılarından kamuoyuna vazgeçti.
They had abjured their earlier support for the policy once they saw the evidence.
Kanıtları gördükten sonra politikaya olan önceki desteklerini feragat ettiler.
Leksikal Ağaç
abjurer
abjure



























