Clip
01
silah şarjörü
a section of ammunition that is loaded into a firearm
02
klips, tutucu
any of various small fasteners used to hold loose articles together
03
bölüm, olay
an instance or single occasion for some event
04
kırpma
the act of clipping or snipping
05
eğik bir darbe, eğik vuruş
a sharp slanting blow
06
şapka klipsi, klips
an article of jewelry that can be clipped onto a hat or dress
07
klip
a short part of a movie or broadcast that is viewed separately
Örnekler
The director shared a clip from the film during the promotional event.
Yönetmen, tanıtım etkinliği sırasında filmden bir klip paylaştı.
She watched a funny clip of the comedian's latest stand-up routine.
Komediyenin son stand-up gösterisinden komik bir klip izledi.
08
perde klipsi
a small, usually decorative object that attaches the window treatment to the rod
to clip
01
kesmek
to neatly cut or remove something using scissors or a similar tool
Transitive: to clip hair or vegetation
Örnekler
The hairdresser decided to clip a small section to create layers in the hairstyle.
Kuaför, saç modelinde katmanlar oluşturmak için küçük bir bölümü kırpmaya karar verdi.
To tidy up the overgrown bushes, the gardener used pruning shears to clip the branches.
Bakımsız çalıları düzeltmek için bahçıvan, dalları budamak için budama makası kullandı.
02
tutturmak, klipslemek
to attach something using a device designed for holding things together
Transitive: to clip two or more things | to clip sth to sth
Örnekler
She clipped the papers together to keep them organized.
Kağıtları düzenli tutmak için onları klipsledi.
He clipped the microphone to his shirt before the presentation.
Sunumdan önce mikrofonu gömleğine tutturdu.
03
kısaltmak, özetlemek
to shorten or abbreviate speech or writing, often for brevity or clarity
Transitive: to clip speech or writing
Örnekler
In her presentation, she clipped the lengthy explanation to focus on the key points.
Sunumunda, ana noktalara odaklanmak için uzun açıklamayı kısalttı.
The editor clipped the article to fit the space constraints of the magazine.
Editör, derginin alan kısıtlamalarına uyması için makaleyi kısalttı.
04
hızla geçmek, çabucak ilerlemek
to move swiftly and briskly
Intransitive: to clip to a direction
Örnekler
The runner clipped along the trail, eager to reach the finish line.
Koşucu, bitiş çizgisine ulaşmak için sabırsızlanarak patikada hızla ilerledi.
The cyclist clipped down the hill, leaning into the curves with practiced skill.
Bisikletçi, pratik becerisiyle virajlara yatarak tepeyi hızla indi.
