to mingle
01
karışmak, birleşmek
to mix with other things
Intransitive
Örnekler
The flavors of herbs and spices mingle in the soup, creating a rich and savory taste.
Otların ve baharatların lezzetleri çorbada karışır, zengin ve lezzetli bir tat oluşturur.
In the multicultural city, diverse cultures mingle, resulting in a vibrant and dynamic community.
Çok kültürlü şehirde, farklı kültürler karışır, canlı ve dinamik bir topluluk ortaya çıkar.
02
karışmak, sosyalleşmek
to socialize and interact with others at a social event or gathering
Intransitive: to mingle | to mingle with sb
Örnekler
At the party, she liked to mingle with different groups of people, engaging in lively conversations.
Partide, farklı gruplarla kaynaşmayı severdi, canlı sohbetlere katılırdı.
As the networking event began, professionals started to mingle, exchanging business cards and ideas.
Ağ oluşturma etkinliği başladığında, profesyoneller kaynaşmaya başladı, kartvizit ve fikir alışverişinde bulundular.
03
karışmak, birleşmek
to become mixed or blended together
Intransitive: to mingle | to mingle with sth
Örnekler
As the colors spread on the canvas, they began to mingle, creating new shades and hues.
Renkler tuval üzerine yayıldıkça, yeni tonlar ve renkler oluşturarak karışmaya başladılar.
In the bustling marketplace, the sounds of vendors and shoppers mingled.
Kalabalık pazarda, satıcıların ve alıcıların sesleri karışıyordu.
04
karıştırmak, birleştirmek
to combine different elements actively
Transitive: to mingle different elements
Örnekler
The chef decided to mingle various spices to create a unique flavor for the dish.
Şef, yemeğe eşsiz bir lezzet katmak için çeşitli baharatları karıştırmaya karar verdi.
She carefully mingled different colors of paint on the palette before applying them to the canvas.
O, tuval üzerine uygulamadan önce palet üzerinde farklı boya renklerini dikkatlice karıştırdı.
Leksikal Ağaç
immingle
mingle



























