Concern
01
kaygı
a subject of significance or interest to someone or something
Örnekler
Environmental issues are a major concern for many people.
Çevre sorunları birçok insan için büyük bir endişe kaynağıdır.
She expressed her concern about the rising costs of living.
O, yaşam maliyetlerinin yükselmesi hakkındaki endişesini dile getirdi.
02
kaygı
a feeling of being uneasy, troubled, or worried about something such as problem, threat, uncertainty, etc.
Örnekler
Her voice trembled with concern as she asked about his recent accident.
Son kazasını sorarken sesi endişeyle titriyordu.
The doctor expressed concern about the unusual rash on the child's skin.
Doktor, çocuğun cildindeki alışılmadık döküntü hakkında endişe ifade etti.
03
a feeling of care or sympathy for someone or something
Örnekler
She showed genuine concern for the homeless.
His concern for the sick was evident in his volunteer work.
04
işletme, şirket
a business entity, organization, or company engaged in commercial, industrial, or professional activities
Örnekler
The multinational concern operates in various countries, specializing in the production and distribution of consumer electronics.
Çok uluslu şirket, çeşitli ülkelerde faaliyet göstererek tüketici elektroniği üretimi ve dağıtımında uzmanlaşmıştır.
As a leading concern in the automotive industry, the company constantly innovates to stay ahead in the competitive market.
Otomotiv endüstrisinde önde gelen bir şirket olarak, firma rekabetçi pazarda önde kalmak için sürekli yenilik yapıyor.
to concern
01
kaygılandırmak
to cause someone to worry
Transitive: to concern sb
Örnekler
The decline in his health concerned his family, prompting them to seek medical advice.
Sağlığındaki düşüş, ailesini endişelendirdi ve onları tıbbi tavsiye almaya yöneltti.
The lack of progress on the project concerned the team leader, who feared missing the deadline.
Projedeki ilerleme eksikliği, takım liderini endişelendirdi, çünkü son teslim tarihini kaçırmaktan korkuyordu.
02
alakadar etmek
to involve or be about someone or something
Transitive: to concern sb/sth
Örnekler
The report will concern the effects of climate change on wildlife.
Rapor, iklim değişikliğinin yaban hayatı üzerindeki etkilerini konu alacak.
Her primary concern is the safety of her family during the storm.
Onun ana endişesi, fırtına sırasında ailesinin güvenliğidir.
Leksikal Ağaç
unconcern
concern
