to understand
01
anlamak
to know something's meaning, particularly something that someone says
Transitive: to understand sth
Örnekler
Can you help me understand this equation?
Bu denklemi anlamama yardımcı olabilir misin?
She has a unique way of explaining things that makes it easy to understand complex topics.
Karmaşık konuları kolayca anlamayı sağlayan, açıklamalarında kendine özgü bir yolu var.
1.1
anlamak, varsaymak
to regard something such as a phrase, a missing word, etc. as present
Transitive: to understand a missing word or phrase
Örnekler
If someone announces that they 're " engaged, " it is understood that they are engaged to be married.
Birisi "nişanlı" olduğunu açıklarsa, evlenmek üzere nişanlı olduğu anlaşılır.
The sentence " Would you like coffee? " has the implied object " a cup of " understood.
"Kahve ister misiniz?" cümlesinin örtük nesnesi "bir fincan" anlaşılmış.
02
anlamak, kavramak
to comprehend the significance of or the logic or reason behind something
Transitive: to understand the significance or logic of something
Örnekler
He finally understands the importance of saving money.
Sonunda para biriktirmenin önemini anlıyor.
It 's difficult to understand his motives for quitting his job.
İşini bırakma nedenlerini anlamak zor.
2.1
sanmak, farkına varmak
to assume something to be the case because it is obvious
Transitive: to understand that
Örnekler
He preferred to work independently, that was understood.
Bağımsız çalışmayı tercih etti, bu anlaşılıyordu.
I assumed it was understood that I would have weekends off.
Hafta sonlarımın serbest olacağının anlaşıldığını varsaydım.
2.2
anlayış göstermek
to be able to comprehend and empathize with someone else's feelings, problems etc.
Transitive: to understand that | to understand someone's feelings
Örnekler
He entirely understands that you need space to think.
O, düşünmek için alana ihtiyacın olduğunu tamamen anlıyor.
I often feel like nobody truly understands my struggles.
Sık sık kimsenin mücadelelerimi gerçekten anlamadığını hissediyorum.
2.3
yorumlamak
to be of the opinion that something is true, particularly because of what one has been told
Transitive: to understand that
Örnekler
I understand that you would like to reschedule the meeting.
Toplantıyı yeniden planlamak istediğinizi anlıyorum.
It is understood that she will be the keynote speaker at the conference.
Konferansta ana konuşmacının o olacağı anlaşılıyor.
03
idrak etmek
to comprehend the significance of or the logic or reason behind something
Örnekler
Doctors still do n't understand much about the disease.
Doktorlar hala hastalık hakkında çok şey anlamıyor.
I could never understand why she was fired.
Onun neden kovulduğunu asla anlayamadım.
Leksikal Ağaç
misunderstand
understandable
understanding
understand
