available
Örnekler
Is there a table available for dinner reservations tonight?
Bu akşam için rezervasyon yapılabilecek bir masa mevcut mu?
She made herself available to answer any questions the team had about the project.
Projeyle ilgili ekibin herhangi bir sorusunu cevaplamak için kendini hazır hale getirdi.
Örnekler
I tried calling my friend, but she was n't available to take my call.
Arkadaşımı aramayı denedim, ama telefonuma cevap vermek için müsait değildi.
The customer service representative assured me that someone would be available to assist me shortly.
Müşteri hizmetleri temsilcisi, kısa süre içinde bana yardımcı olacak birinin müsait olacağını söyledi.
02
müsait, serbest
(of a person) not currently in a romantic relationship or otherwise committed to someone else
Örnekler
She asked if he was available before considering asking him out.
Ona, onu dışarı çıkmaya davet etmeyi düşünmeden önce müsait olup olmadığını sordu.
He mentioned that he was newly single and available for dating.
Yeni bekâr olduğunu ve flört için müsait olduğunu söyledi.
03
mevcut, kullanılabilir
convenient for use or disposal
Leksikal Ağaç
availability
availableness
unavailable
available
avail
