to keep back
[phrase form: keep]
01
tutmak, bastırmak
to prevent a feeling, emotion, or reaction from being expressed or displayed
Örnekler
She could n't keep back her tears when she heard the sad news.
Üzücü haberi duyduğunda gözyaşlarını tutamadı.
He struggled to keep back his laughter during the serious meeting.
Ciddi toplantı sırasında kahkahasını tutmakta zorlandı.
02
geri tutmak, saklamak
to withhold or refuse to reveal information to someone
Örnekler
I have a feeling that she 's keeping back important details about the project.
Proje hakkında önemli detayları gizliyor gibi bir his var içimde.
The detective suspected that the witness was keeping back key information.
Dedektif, tanığın önemli bilgileri sakladığından şüpheleniyordu.
03
ayırmak, bir kenara koymak
to set aside a portion of something for a specific purpose, often for personal use or future needs
Örnekler
He decided to keep a portion of his earnings back for future investments.
Gelecekteki yatırımlar için kazancının bir kısmını kenara koymaya karar verdi.
She advised her friend to keep back a bit of the cake for a midnight snack.
Arkadaşına gece atıştırmalığı için pastadan biraz ayırmasını tavsiye etti.
04
uzak durmak, mesafeyi korumak
to maintain a distance from someone or something, usually for safety reasons
Örnekler
The lifeguard instructed swimmers to keep back from the dangerous currents.
Cankurtaran, yüzücülere tehlikeli akıntılardan uzak durmalarını söyledi.
Pedestrians were asked to keep back from the accident scene to allow emergency responders access.
Yayaların, acil müdahale ekiplerinin erişimine izin vermek için kaza yerinden uzak durmaları istendi.
05
uzak tutmak, yaklaşmasını engellemek
to prevent someone from getting too close to another person or thing
Örnekler
The security guards were instructed to keep back anyone without proper identification.
Güvenlik görevlilerine, uygun kimliği olmayan herkesi uzak tutmaları talimatı verildi.
The police used barriers to keep back the protesters from approaching the government building.
Polis, protestocuların hükümet binasına yaklaşmasını önlemek için bariyerler kullanarak uzak tuttu.
06
sınıfta bırakmak, tekrarlatmak
to require a student to repeat a grade or year at school due to poor academic performance
Örnekler
The school decided to keep back some students in the second grade to provide additional support.
Okul, ek destek sağlamak için bazı öğrencileri ikinci sınıfta tutma kararı aldı.
James was kept back a year in high school to catch up on his studies.
James, derslerine yetişmek için lisede bir yıl sınıfta kaldı.
07
almak, okuldan sonra alıkoymak
to require a student to stay at school beyond normal hours for disciplinary reasons
Dialect
British
Örnekler
The teacher decided to keep him back after school for talking during class.
Öğretmen, derste konuştuğu için onu okuldan sonra almamaya karar verdi.
They were kept back for detention as a consequence of their misbehavior.
Yanlış davranışlarının bir sonucu olarak alıkoyuldular ve ceza olarak okulda kaldılar.



























