hefty
Örnekler
After the workout, she lifted a hefty dumbbell to strengthen her arm muscles.
Antrenmandan sonra, kol kaslarını güçlendirmek için ağır bir dambıl kaldırdı.
The antique dresser was made of hefty oak, showcasing its durability and craftsmanship.
Antika şifonyer, dayanıklılığını ve işçiliğini sergileyen ağır meşeden yapılmıştı.
1.1
iri yarı, güçlü
(of a person) having considerable weight and strength
Örnekler
The hefty man lifted the heavy boxes with ease.
Heybetli adam ağır kutuları kolayca kaldırdı.
The hefty wrestler dominated his opponents in every match.
Heybetli güreşçi her maçta rakiplerine üstün geldi.
Örnekler
She received a hefty bonus for her outstanding performance at work.
İşteki olağanüstü performansı için önemli bir bonus aldı.
The company faced a hefty fine for violating environmental regulations.
Şirket, çevre düzenlemelerini ihlal ettiği için ağır bir cezayla karşı karşıya kaldı.
Leksikal Ağaç
heftiness
hefty
heft



























