colossal
Örnekler
The ancient ruins revealed the remains of a colossal structure that once stood as a testament to architectural marvels.
Eski harabeler, bir zamanlar mimari harikaların bir kanıtı olarak duran devasa bir yapının kalıntılarını ortaya çıkardı.
The scientist discovered a colossal iceberg floating in the polar waters, dwarfing the surrounding ice formations.
Bilim insanı, kutup sularında yüzen ve çevresindeki buz oluşumlarını gölgede bırakan devasa bir buzdağı keşfetti.
Örnekler
The project faced a colossal challenge, requiring immense resources and effort.
Proje, muazzam kaynaklar ve çaba gerektiren devasa bir zorlukla karşılaştı.
She felt a colossal sense of relief after the successful resolution of the issue.
Sorunun başarılı bir şekilde çözülmesinden sonra muazzam bir rahatlama hissetti.



























