Gin
01
cin (içki)
a strong alcoholic drink made from grain or malt and flavored with juniper berries
Örnekler
She mixed a classic gin and tonic with a slice of lime for refreshment.
Tazelemek için klasik bir cin tonik ve bir dilim limonla karıştırdı.
The bartender crafted a gin martini with a twist of lemon for a sophisticated touch.
Barmen, sofistike bir dokunuş için limon twistli bir cin martini hazırladı.
02
gin, elindeki kartların toplamı 10 puandan az ise bir oyuncunun oyunu bitirebileceği bir remi türü
a form of rummy in which a player can go out if the cards remaining in their hand total less than 10 points
Örnekler
She scored big in a round of gin.
They played gin late into the evening.
03
pamuk ayıklama makinesi, gin makinesi
a machine that separates the seeds from raw cotton fibers
Örnekler
The cotton gin revolutionized textile production.
Workers loaded bales into the gin.
04
kuşlar veya küçük memeliler için tuzak; genellikle bir ilmek düğümü vardır, kuşlar veya küçük memeliler için kement
a trap for birds or small mammals; often has a slip noose
Örnekler
The hunter set a gin near the thicket.
They found an old gin hidden in the brush.
to gin
01
tuzakla yakalamak, tuzak kurmak
trap with a snare
Örnekler
He tried to gin rabbits along the forest edge.
They ginned several birds before dawn.
02
pamuk çırçır makinesi ile pamuğun tohumlarını ayırmak, pamuktan tohumları ayıklamak
separate the seeds from (cotton) with a cotton gin
Örnekler
The workers ginned the cotton before shipping it.
He ginned several bags by hand in the old shed.
