to confirm
01
onaylamak
to show or say that something is the case, particularly by providing proof
Transitive: to confirm sth
Örnekler
The doctor confirmed the diagnosis with the results of the blood test.
Doktor, kan testi sonuçları ile teşhisi doğruladı.
He is confirming his suspicions about the leak after inspecting the pipes.
Boruları kontrol ettikten sonra sızıntı hakkındaki şüphelerini doğruluyor.
02
doğrulamak, tasdik etmek, teyit etmek
to make something such as an arrangement, position, etc. more definite
Transitive: to confirm an arrangement or commitment
Örnekler
The manager confirmed the meeting time before sending out the invitations.
Yönetici, davetiyeleri göndermeden önce toplantı saatini onayladı.
Can you confirm the booking for tomorrow's flight?
Yarınki uçuş için rezervasyonu onaylayabilir misiniz?
03
kuvvetlendirmek
to make something stronger or more secure
Transitive: to confirm sth
Örnekler
The coach 's advice confirmed the player's confidence before the big game.
Koçun tavsiyesi, büyük maç öncesinde oyuncunun güvenini pekiştirdi.
The strong foundation confirmed the building ’s stability during the earthquake.
Sağlam temel, binanın deprem sırasındaki dayanıklılığını doğruladı.
04
desteklemek
to strengthen or support someone's belief, opinion, or feeling
Transitive: to confirm a belief or opinion
Örnekler
Her kind words confirmed my belief that I can succeed.
Onun nazik sözleri, başarabileceğime dair inancımı doğruladı.
The positive feedback from the teacher confirmed his confidence in his abilities.
Öğretmenin olumlu geri bildirimi, yeteneklerine olan güvenini doğruladı.
Leksikal Ağaç
confirmable
confirmation
confirmative
confirm
