to catch up
[phrase form: catch]
01
sonradan öğrenmek, arayı kapatmak
to exchange information or knowledge that was missed or overlooked
Intransitive: to catch up on a task
Örnekler
I need to catch up on the latest news.
En son haberleri yakalamam gerekiyor.
Let's catch up on the updates from the last team briefing.
Son ekip brifinginden güncellemeleri yakalayalım.
02
ulaşmak, yetişmek
to go faster and reach someone or something that is ahead
Intransitive: to catch up with sb/sth
Örnekler
The car accelerated, trying to catch up with the speeding motorcycle.
Araba hızlandı, hızla giden motosikleti yakalamaya çalışıyordu.
The runner exerted extra effort to catch the pack up after a brief pause.
Koşucu, kısa bir moladan sonra grubu yakalamak için ekstra çaba sarf etti.
03
kendini bulmak, sürüklenmek
to become unintentionally involved in something, often against one's will or without prior planning
Transitive: to catch up sb in a situation
Örnekler
The unexpected meeting caught him up in a heated discussion.
Beklenmedik toplantı onu hararetli bir tartışmanın içine çekti.
The unexpected opportunity caught her up in a new project.
Beklenmedik fırsat onu yeni bir projede yakaladı.
04
yakalamak, yetişmek
to quickly retrieve something, usually one that has fallen or left behind
Transitive: to catch up sth
Örnekler
He caught up his umbrella and briefcase before leaving the office.
Ofisten ayrılmadan önce şemsiyesini ve evrak çantasını kapıverdi.
After the meeting, she caught up her notes and laptop, heading towards the conference room exit.
Toplantıdan sonra, notlarını ve dizüstü bilgisayarını hızla aldı ve konferans salonunun çıkışına doğru ilerledi.
05
yetişmek
to reach the same level or status as someone or something else, especially after falling behind
Intransitive: to catch up on sth | to catch up with sth
Örnekler
She needs to catch up on the work she missed during her absence.
Yokluğu sırasında kaçırdığı işi yakalaması gerekiyor.
The company introduced new strategies to catch up with the growing demand for its products.
Şirket, ürünlerine olan artan talebi yakalamak için yeni stratejiler sundu.
06
yetistirmek, geri kalmamak
to complete a task or activity that was postponed or delayed due to lack of time or other reasons
Transitive: to catch up a task or activity
Örnekler
Can you catch up the work you missed during your vacation?
Tatiliniz sırasında kaçırdığınız işi yakalayabilir misiniz?
The student tried to catch up the assignments he missed during his absence.
Öğrenci, yokluğu sırasında kaçırdığı ödevleri yakalamaya çalıştı.
