to wind up
[phrase form: wind]
01
sonuçlandırmak, bitirmek
to bring something to a conclusion or resolution, often in a way that was unexpected or unplanned
Intransitive
Transitive: to wind up an activity
Örnekler
She decided to wind up the meeting early due to lack of progress.
İlerleme olmaması nedeniyle toplantıyı erken sonlandırmaya karar verdi.
We need to wind up the discussion and make a decision.
Tartışmayı sonlandırmamız ve bir karar vermemiz gerekiyor.
02
tahrik etmek, kızıştırmak
to engage in activities that bring out sexual excitement or anticipation
Transitive: to wind up sb
Örnekler
They used seductive gestures and flirtatious banter to wind each other up and ignite their passion.
Birbirlerini heyecanlandırmak ve tutkularını alevlendirmek için baştan çıkarıcı hareketler ve flörtöz şakalar kullandılar.
The couple used role-playing to wind each other up and explore their fantasies.
Çift, fantezilerini keşfetmek ve birbirlerini tahrik etmek için rol yapmayı kullandı.
03
hazırlamak, kurmak
to prepare for throwing something by giving one's arm a starting swing
Transitive: to wind up one's arm or an implement
Örnekler
Despite the fatigue, he wound up his arm for the final pitch of the game.
Yorgunluğa rağmen, oyunun son atışı için kolunu hazırladı.
Winding up his club, the golfer prepared for a precise swing.
Vuruşunu hazırlayarak, golfçü hassas bir vuruş için hazırlandı.
04
kurma, sarma
to twist a part of a machine to make its spring tight and ready to work
Transitive: to wind up a device
Örnekler
He wound up the camera, ready to capture the perfect shot.
O, mükemmel çekimi yakalamaya hazır, kamerayı kurdu.
We have to wind up the toy car before it can move.
Oyuncak arabanın hareket edebilmesi için onu kurmalıyız.
05
şakacıktan aldatmak, dalavere yapmak
to playfully tease someone by saying things that are not true
Transitive: to wind up sb
Örnekler
He wound his friend up by pretending they had won the lottery.
Arkadaşını, piyangoyu kazandıklarını söyleyerek kızdırdı.
Winding up a friend with a harmless prank can bring a smile to everyone involved.
Zararsız bir şaka ile bir arkadaşı kızdırmak, herkesin yüzünü güldürebilir.
06
sonunda varmak, kendini bulmak
to accidentally end up in a particular situation or place as a result of a series of events
Intransitive: to wind up in a place or situation
Transitive: to wind up doing sth
Örnekler
I often wind up in unexpected places when I go for long walks.
Uzun yürüyüşlere çıktığımda sıklıkla beklenmedik yerlerde bulurum kendimi.
We went on a spontaneous road trip and wound up camping under the stars.
Spontane bir yolculuğa çıktık ve yıldızların altında kamp yaparak son bulduk.
