practice
prac
ˈpræk
prek
tice
tɪs
tis
British pronunciation
/ˈpræktɪs/

"practice"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Practice
01

idman

the act of repeatedly doing something to become better at doing it
practice definition and meaning
example
Örnekler
Daily practice of yoga can improve flexibility and reduce stress.
Yoganın günlük pratiği esnekliği artırabilir ve stresi azaltabilir.
Joining a debate club provides ample opportunities for public speaking practice.
Bir münazara kulübüne katılmak, topluluk önünde konuşma pratiği için bolca fırsat sunar.
02

uygulama

the act of applying or implementing an idea, theory, or plan into real-world actions or activities
example
Örnekler
The proposed solution seemed ideal in theory, but it faced several challenges in practice.
Önerilen çözüm teoride ideal görünüyordu, ancak pratikte birkaç zorlukla karşılaştı.
The company 's guidelines looked great on paper, but in practice, they were difficult to implement.
Şirketin yönergeleri kağıt üzerinde harika görünüyordu, ancak pratikte uygulanması zordu.
03

üslup

a habitual or customary way of doing something; a repeated or regular action or behavior
example
Örnekler
The practice of greeting each customer with a smile is essential in the hospitality industry.
Her müşteriyi bir gülümsemeyle karşılama alışkanlığı, konaklama sektöründe esastır.
It is common practice in some cultures to remove shoes before entering a home.
Bazı kültürlerde eve girmeden önce ayakkabıları çıkarmak yaygın bir uygulamadır.
04

muayenehane, uygulama

the professional work or business of a doctor, lawyer, dentist, or other experts providing services to clients or patients
example
Örnekler
The lawyer decided to start her own practice after working for a large firm for several years.
Avukat, büyük bir firma için birkaç yıl çalıştıktan sonra kendi bürosunu açmaya karar verdi.
The doctor moved his practice to a new location closer to the hospital.
Doktor, muayenehanesini hastaneye daha yakın yeni bir yere taşıdı.
05

uygulama, alışkanlık

knowledge of how something is usually done
to practice
01

egzersiz yapmak, alıştırma yapmak

to do or play something many times to become good at it
Dialectamerican flagAmerican
practisebritish flagBritish
Transitive: to practice a skill
to practice definition and meaning
example
Örnekler
Musicians regularly practice their instruments to improve their skills.
Müzisyenler becerilerini geliştirmek için enstrümanlarını düzenli olarak pratik yaparlar.
Athletes diligently practice their routines to enhance performance.
Sporcular performanslarını artırmak için rutinlerini dikkatlice çalışırlar.
1.1

prova yapmak

to train someone or something by making them do an activity or skill many times to improve it
example
Örnekler
He practices his pupil in penmanship.
O, öğrencisini el yazısında eğitiyor.
The coach practiced the team in new drills.
Koç, takımı yeni antrenmanlarla çalıştırdı.
02

yapmak

to actively engage in the duties, activities, or tasks associated with a specific job or profession
Dialectamerican flagAmerican
Transitive: to practice a profession
example
Örnekler
After completing medical school, the doctor began to practice medicine in a busy urban hospital.
Tıp fakültesini bitirdikten sonra, doktor yoğun bir şehir hastanesinde tıp uygulamaya başladı.
The lawyer decided to practice law in a small firm specializing in family and immigration cases.
Avukat, aile ve göçmenlik davalarında uzmanlaşmış küçük bir firmada hukuk icra etmeye karar verdi.
03

kullanmak

to do or carry out a method, action, or habit
Dialectamerican flagAmerican
practisebritish flagBritish
Transitive: to practice a method or activity
example
Örnekler
These farming methods will be practiced by future generations.
Bu tarım yöntemleri gelecek nesiller tarafından uygulanacak.
Many people practiced traditional healing in the past.
Geçmişte birçok insan geleneksel şifayı uyguluyordu.
3.1

uygulamak

to follow or live according to the rules, beliefs, or customs of a religion or tradition
Dialectamerican flagAmerican
Transitive: to practice a religion or tradition
example
Örnekler
Her family practices Hindu traditions at home.
Ailesi evde Hindu geleneklerini uygular.
They practice Christianity faithfully.
Onlar Hristiyanlığı sadakatle uygular.
3.2

uygulamak, pratik yapmak

to make a certain behavior a regular and natural part of daily life by doing it often
example
Örnekler
The teacher encourages students to practice respect.
Öğretmen, öğrencileri saygıyı uygulamaya teşvik eder.
He has practiced gratitude for many years.
O, uzun yıllardır minnettarlığı uyguluyor.
04

düzen kurmak, entrika çevirmek

to secretly plan or carry out something, often for an evil or dishonest purpose
Old useOld use
example
Örnekler
The politicians practiced to manipulate the public.
Politikacılar, halkı manipüle etmek için pratik yaptılar.
He once practiced to fool the authorities with false documents.
Bir zamanlar yetkilileri sahte belgelerle kandırmak için pratik yaptı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store