to pick apart
[phrase form: pick]
01
parçalara ayırmak, ayrıntılarına inerek incelemek
to break something down into its individual pieces
Örnekler
After the clock stopped working, he decided to pick it apart to find the issue.
Saat durduktan sonra, sorunu bulmak için onu parçalarına ayırmaya karar verdi.
The curious kids decided to pick apart the toy to see what was inside.
Meraklı çocuklar, içinde ne olduğunu görmek için oyuncağı parçalarına ayırmaya karar verdi.
02
eleştirmek, didik didik etmek
to criticize something and mentioning all the flaws or negatives in a detailed and unkind way
Dialect
American
Örnekler
She 's always quick to pick apart my choices, no matter what I decide.
Ne karar verirsem vereyim, o her zaman seçimlerimi eleştirmekte hızlıdır.
It 's easy to pick apart someone else's work without offering constructive feedback.
Yapıcı geri bildirim sunmadan başkasının işini eleştirmek kolaydır.
03
paramparça etmek, alt etmek
to masterfully overcome someone or something
Örnekler
with their well-choreographed routine, the dance troupe managed to pick apart the competition.
İyi koreografili rutinleriyle dans grubu, rekabeti parçalara ayırmayı başardı.
The racing driver picked apart the circuit's trickiest turns, achieving a record-breaking time.
Yarış pilotu, pistin en zorlu virajlarını parçalara ayırarak rekor kıran bir zaman elde etti.



























