to interrogate
01
sorguya çekmek
to question someone in an aggressive way for a long time in order to get information
Transitive: to interrogate sb
Örnekler
The detective decided to interrogate the suspect to uncover details about the crime.
Dedektif, suçla ilgili detayları ortaya çıkarmak için şüpheliyi sorgulamaya karar verdi.
Law enforcement may interrogate witnesses to gather additional information for an investigation.
Kolluk kuvvetleri, bir soruşturma için ek bilgi toplamak amacıyla tanıkları sorgulayabilir.
02
sorgulamak, soru sormak
(of an electronic device) to transmit a signal to another device in order to receive information
Transitive: to interrogate a device
Örnekler
The radar system interrogates the vehicle's onboard computer to determine its speed and location.
Radar sistemi, aracın hızını ve konumunu belirlemek için araçtaki bilgisayarı sorgular.
The system interrogates the GPS receiver to retrieve the exact coordinates of the aircraft.
Sistem, uçağın tam koordinatlarını almak için GPS alıcısını sorgular.
Leksikal Ağaç
interrogation
interrogative
interrogator
interrogate
interrog
