far-flung
01
uzak, ırak
located at a considerable distance from a central point
Örnekler
The far-flung islands of the Pacific Ocean are known for their pristine beauty.
Pasifik Okyanusu'nun uzak adaları bakir güzellikleriyle tanınır.
The photographer captured images of wildlife in far-flung habitats around the world.
Fotoğrafçı, dünyanın dört bir yanındaki uzak habitatlarda vahşi yaşamın görüntülerini yakaladı.
02
uzak, dağınık
widely distributed or spread over a large area or distance
Örnekler
The charity has far-flung branches all over the globe.
Hayır kurumunun dünya çapında geniş bir alana yayılmış şubeleri var.
The company ’s far-flung operations extend to every continent.
Şirketin geniş kapsamlı operasyonları her kıtaya uzanıyor.



























