faraway
far
ˈfɑr
far
a
ə
e
way
weɪ
vey
British pronunciation
/fˌɑːɹəwˈe‍ɪ/

"faraway"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

faraway
01

uzak, ırak

located at a great distance in space
faraway definition and meaning
example
Örnekler
He dreamed of traveling to faraway lands filled with adventure.
Macera dolu uzak diyarlara seyahat etmeyi hayal ediyordu.
The ship disappeared over the horizon, bound for a faraway port.
Gemi, uzak bir limana doğru giderken ufukta kayboldu.
02

uzak, dalgin

having a distracted or distant focus, as if lost in thought or unaware of one’s surroundings
example
Örnekler
She had a faraway look, her mind clearly elsewhere.
Uzaklara dalmış bir bakışı vardı, aklı açıkça başka bir yerdeydi.
His faraway expression suggested he was n’t listening to the conversation.
Onun uzak ifadesi, konuşmayı dinlemediğini ima ediyordu.
03

uzak, ırak

existing or occurring in a place or time that is distant
example
Örnekler
The traditions originate from a faraway past.
Gelenekler uzak bir geçmişten kaynaklanır.
Legends of faraway times continue to inspire storytellers.
Uzak zamanların efsaneleri hikaye anlatıcılarını ilham vermeye devam ediyor.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store