to exist
01
var olmak
to have actual presence or reality, even if no one is thinking about it or noticing it
Intransitive
Örnekler
Many believe that extraterrestrial life might exist somewhere in the universe.
Birçok kişi, evrenin bir yerinde dünya dışı yaşamın var olabileceğine inanıyor.
The ancient ruins exist as a testament to past civilizations.
Eski harabeler, geçmiş medeniyetlerin bir kanıtı olarak var.
Örnekler
The rare species exists only in a small region of the Amazon rainforest.
Nadir tür, yalnızca Amazon yağmur ormanlarının küçük bir bölgesinde var.
Unique cultural traditions exist in various parts of the world.
Dünyanın çeşitli yerlerinde benzersiz kültürel gelenekler bulunur.
Örnekler
The refugees exist in harsh conditions while waiting for resettlement.
Mülteciler, yeniden yerleştirilmeyi beklerken zor koşullarda var olurlar.
The survivors exist on limited resources while rebuilding their lives.
Hayatta kalanlar, hayatlarını yeniden inşa ederken sınırlı kaynaklarla var olurlar.
Leksikal Ağaç
coexist
existence
existent
exist



























