drained
Örnekler
After the marathon, she felt completely drained, both physically and mentally.
Maratondan sonra, hem fiziksel hem de zihinsel olarak tamamen bitkin hissetti.
The emotionally charged conversation left him emotionally drained and in need of solitude.
Duygusal olarak yüklü konuşma onu duygusal olarak tükenmiş ve yalnızlığa ihtiyaç duyar halde bıraktı.
02
bitmiş, tükenmiş
(of a battery, device, or electric source) having lost its electrical energy or charge
Örnekler
The flashlight would n't turn on because the batteries were completely drained.
El feneri açılmadı çünkü piller tamamen bitmişti.
My phone was drained after hours of video streaming.
Telefonum saatlerce video akışından sonra tükenmişti.
Örnekler
The drained reservoir exposed cracked mud under the summer sun.
Boşaltılmış rezervuar, yaz güneşinin altında çatlamış çamuru ortaya çıkardı.
A drained workforce moved sluggishly after the holiday rush.
Tatil telaşının ardından tükenmiş bir iş gücü ağır hareket ediyordu.
Leksikal Ağaç
undrained
drained
drain



























