exhausted
01
bitkin
feeling extremely tired physically or mentally, often due to a lack of sleep
Örnekler
She felt exhausted after working a double shift at the hospital.
Hastanede çift vardiya çalıştıktan sonra kendini bitkin hissetti.
The exhausted athletes collapsed on the ground after completing the marathon.
Maratonu tamamladıktan sonra bitkin atletler yere yığıldı.
02
tükenmiş, bitkin
having used up all available resources, supplies, or options
Örnekler
The mine was closed after its resources were completely exhausted.
Maden, kaynakları tamamen tükendiği için kapatıldı.
By the end of the drought, the village's water supply was exhausted.
Kuraklığın sonunda, köyün su kaynağı tükenmişti.
03
boşaltılmış, havası alınmış
having all air or contents removed, creating a vacuum
Örnekler
The experiment was conducted in an exhausted tube to observe sound behavior.
Deney, ses davranışını gözlemlemek için boşaltılmış bir tüpte gerçekleştirildi.
The candle extinguished quickly inside the exhausted chamber.
Mum, tükenmiş odanın içinde hızla söndü.
Leksikal Ağaç
unexhausted
exhausted
exhaust
