to do up
[phrase form: do]
01
bağlamak
to fasten, button, zip, or otherwise secure something, often related to clothing or accessories
Transitive: to do up a button or similar fastening
Örnekler
She asked for help to do up the zipper on the back of her dress.
Elbisesinin arkasındaki fermuarı kapatmak için yardım istedi.
Before heading out, he made sure to do up the buttons on his coat to stay warm.
Dışarı çıkmadan önce, sıcak kalmak için ceketinin düğmelerini iliklemeyi unutmadı.
02
güzelleştirmek
to make oneself look neat or stylish, especially by dressing up or putting on makeup
Dialect
British
BritishTransitive: to do up oneself
Örnekler
She took extra time to do herself up for the special occasion, choosing an elegant dress and coordinating accessories.
Özel bir etkinlik için kendini güzelleştirmek için ekstra zaman harcadı, şık bir elbise ve uyumlu aksesuarlar seçti.
Before the party, he decided to do himself up, opting for a sharp suit and polished shoes.
Partiden önce, şık bir takım elbise ve cilalı ayakkabılar seçerek kendini güzelleştirmeye karar verdi.
03
tadilat yapmak
to improve the appearance of a building by repairing or decorating it
DialectBritish
BritishTransitive: to do up a building
Örnekler
The homeowners decided to do up their old farmhouse, giving it a fresh coat of paint and repairing any damages.
Ev sahipleri eski çiftlik evlerini yenilemeye karar verdi, ona yeni bir boya katmanı vererek ve hasarları onararak.
The business owner invested in doing up the storefront to attract more customers with an appealing look.
İşletme sahibi, daha çekici bir görünümle daha fazla müşteri çekmek için mağazanın önünü yenilemeye yatırım yaptı.
04
hazırlamak, pişirmek
to prepare food
Transitive: to do up food
Örnekler
The chef decided to do up a special dish for the evening's menu to surprise the guests.
Şef, misafirleri şaşırtmak için akşam menüsüne özel bir yemek hazırlamaya karar verdi.
Instead of ordering takeout, she chose to do up a homemade meal for her family.
Paket servis sipariş etmek yerine, ailesi için ev yapımı bir yemek hazırlamayı tercih etti.
05
baştan aşağı temizlemek, iyice temizlemek
to clean a room or a house thoroughly, often in preparation for a special occasion or a new occupant
Transitive: to do up a room or a house
Örnekler
Before the guests arrived, they worked diligently to do up the entire house, ensuring it was spotless.
Misafirler gelmeden önce, evi tertemiz yapmak için özenle çalıştılar, düzenleyerek her yerin pırıl pırıl olmasını sağladılar.
The tenants were required to do up the apartment before moving out, leaving it in pristine condition.
Kiracıların taşınmadan önce daireyi elde geçirmeleri ve mükemmel durumda bırakmaları gerekiyordu.
06
sarmak, bağlamak
to wrap something into a compact form
Örnekler
She did up her hair in a ponytail.
Saçlarını bir at kuyruğu şeklinde topladı.
Can you help me do up this package before we head to the post office?
Postaneye gitmeden önce bu paketi sarmama yardım eder misin?
