Dark horse
01
beklenmedik başarı gösteren kişi
a person with secret skills or ideas that when become known, they surprise people
Dialect
British
Örnekler
Everyone thought that John would be the next CEO, but Susan turned out to be the dark horse - she had some innovative ideas that nobody knew about and ended up getting the job.
Herkes John'un bir sonraki CEO olacağını düşünüyordu, ama Susan karanlık at çıktı - kimsenin bilmediği bazı yenilikçi fikirleri vardı ve sonunda işi aldı.
The band 's new album was a dark horse - nobody expected it to be such a huge hit, but it ended up topping the charts.
Grubun yeni albümü bir kara at idi - kimse bunun böyle büyük bir hit olacağını beklemiyordu, ancak listelerin tepesine çıktı.
02
karanlık at, bilinmeyen at
a racehorse about which little is known
03
karanlık at, sürpriz aday
a political candidate who is not well known but could win unexpectedly



























