Campaign
01
av seferi, av kampanyası
a hunting expedition, typically involving an overland journey (especially in Africa)
Örnekler
The wealthy explorer funded a campaign to hunt big game in the Serengeti.
Zengin kaşif, Serengeti'de büyük av hayvanlarını avlamak için bir kampanya finanse etti.
Hemingway wrote about his thrilling campaign across the African savanna.
Hemingway, Afrika savanı boyunca sürükleyici kampanyası hakkında yazdı.
02
kampanya
a series of organized activities that are intended to achieve a particular goal
Örnekler
The presidential campaign included rallies, debates, and advertising across the country.
Başkanlık kampanyası, ülke genelinde mitingler, tartışmalar ve reklamlar içeriyordu.
The marketing campaign aimed to increase brand awareness through social media and television commercials.
Pazarlama kampanyası, sosyal medya ve televizyon reklamları aracılığıyla marka bilinirliğini artırmayı hedefliyordu.
03
siyasi kampanya
a set of actions organized in order to serve a political purpose
Örnekler
The presidential campaign included speeches in all 50 states.
Başkanlık kampanyası, 50 eyalette konuşmalar içeriyordu.
She volunteered for a campaign to protect the local park from development.
Yerel parkı geliştirmeden korumak için bir kampanya için gönüllü oldu.
04
harekat
a series of operations carried out to achieve a certain military objective
Örnekler
The military campaign lasted for several months, aiming to secure the region.
Askeri kampanya birkaç ay sürdü ve bölgeyi güvence altına almayı hedefledi.
Commanders planned the campaign meticulously, considering various factors.
Komutanlar, çeşitli faktörleri göz önünde bulundurarak seferi titizlikle planladılar.
05
kampanya
a series of connected missions, quests, or adventures designed to form a cohesive narrative or storyline for players to experience and progress through
Örnekler
The game 's campaign takes players through a thrilling war against alien invaders.
Oyunun kampanyası, oyuncuları uzaylı istilacılara karşı heyecan verici bir savaşa götürür.
We spent the weekend finishing the co-op campaign of our favorite RPG.
Hafta sonunu en sevdiğimiz RPG'nin kooperatif kampanyasını bitirerek geçirdik.
to campaign
01
mücadele vermek
to promote or advertise something, typically in a sustained and organized way
Örnekler
The company decided to campaign its new product through various marketing channels.
Şirket, yeni ürününü çeşitli pazarlama kanalları aracılığıyla tanıtmaya karar verdi.
Nonprofit organizations often campaign for social causes to raise awareness and support.
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, farkındalık yaratmak ve destek sağlamak için sosyal nedenler için sıklıkla kampanya yürütür.
02
mücadele vermek
to actively support or promote a particular cause, idea, or belief, often through organized efforts, advocacy, or public engagement
Intransitive: to campaign for a cause
Örnekler
She campaigns tirelessly for environmental conservation initiatives.
O, çevre koruma girişimleri için yorulmadan kampanya yürütür.
The organization is campaigning to raise awareness about climate change.
Organizasyon, iklim değişikliği hakkında farkındalık yaratmak için kampanya yürütüyor.
03
savaşmak
to undertake organized military actions or operations, often as part of a larger strategic effort
Intransitive
Örnekler
The soldiers campaign in the mountainous region, pushing back enemy forces.
Askerler, dağlık bölgede sefer düzenleyerek düşman kuvvetlerini geri püskürtüyor.
Last year, our battalion campaigned in the desert, facing harsh conditions.
Geçen yıl, taburumuz çölde sefer yaptı, zorlu koşullarla karşılaştı.



























