to stay up
[phrase form: stay]
01
uyanık kalmak, geç yatmak
to choose not to go to bed and remain awake
Intransitive
Örnekler
The writer stayed up writing the final chapter of their novel, eager to finish the story.
Yazar, hikayeyi bitirmek için sabırsızlanarak romanının son bölümünü yazmak için uyanık kaldı.
The gamers stayed up playing their favorite video game, engrossed in its immersive world.
Oyuncular, favori video oyunlarını oynayarak uyanık kaldılar, kendilerini onun sürükleyici dünyasına kaptırdılar.
02
yukarıda kalmak, dik durmak
to remain elevated or in an upright position
Intransitive
Örnekler
The flag stayed up on the pole, fluttering proudly in the breeze.
Bayrak, direkte yukarıda kaldı, rüzgarda gururla dalgalanıyordu.
The kite stayed up in the sky, soaring with the wind's currents.
Uçurtma, rüzgarın akıntılarıyla süzülerek havada kaldı.
03
çalışır durumda kalmak, faal kalmak
(of a system or machine) to remain functional
Intransitive
Örnekler
Despite challenges, the company has managed to stay up in the competitive market
Zorluklara rağmen, şirket rekabetçi pazarda ayakta kalmayı başardı.
The website needs to stay up during peak hours.
Web sitesinin yoğun saatlerde çevrimiçi kalması gerekiyor.
04
kalmak, kalmayı sürdürmek
(of a sports teams) to remain in the current league or division without being being moved to a lower one
Intransitive
Örnekler
The football team needs to stay up in the league to secure their spot for the next season.
Futbol takımının gelecek sezon için yerini garanti altına almak için ligde kalmaya ihtiyacı var.
The team hopes to stay up in the Premier League this season.



























