Security
01
güvenlik
the state of being protected or having protection against any types of danger
Örnekler
The new alarm system improved the security of their home significantly.
Yeni alarm sistemi, evlerinin güvenliğini önemli ölçüde artırdı.
Airport security has been tightened to ensure the safety of passengers.
Havaalanı güvenliği, yolcuların güvenliğini sağlamak için sıkılaştırıldı.
02
güvenlik
a feeling caused by being away from dangers, worries, or fears
Örnekler
The locked doors and alarm system gave her a sense of security.
Kilitli kapılar ve alarm sistemi ona bir güvenlik duygusu verdi.
Children need emotional security to grow up with confidence.
Çocukların güvenle büyümek için duygusal güvenliğe ihtiyacı vardır.
03
güvenlik sistemi, güvenlik alarmı
an electronic system (like an alarm or camera) that detects and warns about break-ins or unauthorized entry
Örnekler
The store 's motion-sensor security caught the thief on camera.
Mağazanın hareket sensörlü güvenlik sistemi hırsızı kamerada yakaladı.
The bank 's security includes motion sensors and 24/7 surveillance.
Banka güvenliği, hareket sensörleri ve 7/24 gözetim içerir.
04
güvenlik departmanı
a department or group tasked with ensuring safety and protecting people, property, or information
Örnekler
The security at the hospital monitors all entrances 24/7.
Hastanenin güvenliği tüm girişleri 7/24 izler.
She contacted security when she noticed suspicious activity.
Şüpheli bir faaliyet fark ettiğinde güvenlik ile iletişime geçti.
05
finansal güvenlik, finansal bağımsızlık
defense against financial failure; financial independence
06
güvenlik
the actions that are done in order to keep a place or person safe
07
güvenlik, teminat
a form of assurance or protection that one party provides to another, ensuring the fulfillment of an obligation or commitment
Örnekler
The bank offered security in the form of a financial guarantee to reassure the investors.
Banka, yatırımcıları rahatlatmak için mali bir garanti şeklinde güvence sundu.
The company provided a security guarantee to ensure the delivery of goods on time.
Şirket, malların zamanında teslim edilmesini sağlamak için bir güvenlik garantisi sağladı.
08
teminat
property that your creditor can claim in case you default on your obligation
09
menkul kıymet, tahvil
a formal declaration that documents a fact of relevance to finance and investment; the holder has a right to receive interest or dividends
10
güvenlik
an area in places like airports or similar locations where people and their belongings are checked for safety
Örnekler
Passengers must go through security before boarding the plane.
Yolcular uçağa binmeden önce güvenlikten geçmelidir.
I had to remove my shoes at security.
Güvenlikte ayakkabılarımı çıkarmak zorunda kaldım.
Leksikal Ağaç
insecurity
security
secure
