collateral
01
tamamlayıcı
additional but less important, often connected to a main element
Örnekler
While the primary objective of the project was to enhance customer satisfaction, there were collateral advantages, including increased brand loyalty.
Projenin asıl amacı müşteri memnuniyetini artırmak olsa da, marka sadakatinin artması gibi yan faydalar da vardı.
The implementation of the new software had collateral consequences, leading to temporary disruptions in the workflow.
Yeni yazılımın uygulanmasının yan sonuçları oldu ve iş akışında geçici kesintilere yol açtı.
02
yan, dolaylı
descended from a shared ancestor, but through a side branch rather than a direct lineage
Örnekler
The family reunion included both direct and collateral descendants, all tracing back to the same great-grandparent.
Aile birleşimi, aynı büyük büyükbabanın soyundan gelen hem doğrudan hem de yan torunları içeriyordu.
Her collateral relatives were distant cousins, with no immediate blood tie but a shared ancestral connection.
Onun yan akrabaları, yakın bir kan bağı olmayan ancak ortak bir ata bağlantısı olan uzak kuzenleriydi.
Örnekler
The road runs collateral to the railway tracks, allowing for efficient transportation and connectivity.
Yol, demiryolu raylarına paralel olarak uzanır, bu da verimli ulaşım ve bağlantı sağlar.
Adjacent to the main building, there is a collateral structure that houses additional offices.
Ana binanın bitişiğinde, ek ofislerin bulunduğu yan bir yapı var.
Örnekler
The lawyer presented collateral evidence to strengthen the case.
Avukat, davayı güçlendirmek için tali kanıtlar sundu.
Collateral research helped provide additional context for the study.
Yan araştırma, çalışma için ek bağlam sağlamaya yardımcı oldu.
Collateral
Örnekler
When securing a loan, the bank often requires borrowers to provide collateral, such as real estate or vehicles, to mitigate the risk of default.
Bir kredi güvence altına alınırken, banka genellikle borçlulardan, temerrüt riskini azaltmak için gayrimenkul veya araçlar gibi bir teminat sağlamalarını ister.
The pawnshop accepted the diamond necklace as collateral for the short-term loan.
Emanetçi, kısa vadeli kredi için elmas kolyeyi teminat olarak kabul etti.
Leksikal Ağaç
collateralize
collateral
collater



























