Salvation
01
kurtuluş
(Christian theology) the deliverance from sin and its consequences, believed to be brought about by faith in Christ
Örnekler
The preacher spoke about finding salvation through repentance and faith.
Vaaz veren, tövbe ve iman yoluyla kurtuluş bulmaktan bahsetti.
Many hymns celebrate the joy of salvation.
Birçok ilahi, kurtuluş sevincini kutlar.
02
kurtuluş, kurtarma
preservation or deliverance from harm, ruin, or loss
Örnekler
The lifeguard 's quick actions were the salvation of the drowning swimmer.
Cankurtaranın hızlı hareketleri, boğulmakta olan yüzücünün kurtuluşu oldu.
For many people, education is seen as a salvation from poverty.
Birçok insan için eğitim, yoksulluktan bir kurtuluş olarak görülür.
03
kurtuluş, kurtarış
something that saves or preserves from a dire situation
Örnekler
The loan was the company 's salvation, preventing bankruptcy.
Kredi, şirketin kurtuluşu oldu ve iflastan kurtardı.
For the stranded hikers, the helicopter was their salvation.
Mahsur kalan yürüyüşçüler için helikopter onların kurtuluşuydu.
04
kurtuluş, kurtarış
the belief or pursuit of deliverance from suffering, oppression, or crisis
Örnekler
The abolitionists fought for the salvation of enslaved people.
Kölelik karşıtları, köleleştirilmiş insanların kurtuluşu için savaştı.
Medieval knights sought salvation through heroic deeds.
Ortaçağ şövalyeleri, kahramanca eylemlerle kurtuluş arıyorlardı.
