Ara
to run through
[phrase form: run]
01
içini kaplamak, sarmak
to experience a particular emotion or sensation quickly and suddenly
Transitive: to run through sb/sth
Example
As he stepped onto the stage, a wave of nervousness ran through him.
Sahneye adım attığında, bir dalga heyecan içini kapladı.
A sense of relief ran through me when I found my lost keys in my bag.
Kaybolan anahtarlarımı çantamda bulduğumda içimi bir rahatlık sardı.
02
tüketmek, har vurup harman savurmak
to use all available resources or materials rapidly and without proper consideration
Transitive: to run through resources or materials
Example
After winning the lottery, he ran through his fortune in less than a year.
Piyangoyu kazandıktan sonra, servetini bir yıldan daha kısa bir sürede har vurup harman savurarak tüketti.
She ran through her monthly allowance within the first week.
İlk hafta içinde aylık harcamasını har vurup harman savurarak tüketti.
03
sarmak, yayılmak
to exist in every part of a thing in a noticeable manner
Transitive: to run through sth
Example
A sense of adventure should run through the education system to inspire students.
Eğitim sisteminin her tarafını sarması gereken bir macera duygusu, öğrencileri teşvik etmelidir.
The essence of tradition runs through the history of this small town.
Geleneğin özü bu küçük kasabanın tarihini sarmaktadır.
04
çabucak gözden geçirmek
to go over, read, or explain something quickly
Transitive: to run through a topic or plan
Example
The conductor ran through the musical score with the orchestra to prepare for the evening's performance.
Şef, akşamın performansı için orkestra ile birlikte müzik notalarını gözden geçirdi.
He always runs through the agenda at the beginning of our staff meetings to keep everyone informed.
Her zaman personel toplantılarımızın başında gündemi gözden geçirir, böylece herkes bilgilendirilir.
05
gözden geçirmek, incelemek
to think about a concept or situation in detail
Transitive: to run through a concept or situation
Example
The scientists decided to run through the experiment's procedure to ensure it was well-planned and error-free.
Bilim insanları deneyin prosedürünü gözden geçirip incelemeye karar verdiler, böylece iyi planlandığından ve hatasız olduğundan emin oldular.
She suggested running through the presentation to identify any potential areas for improvement.
Sunumun gözden geçirilmesini önerdi, böylece iyileştirilmesi gereken potansiyel alanlar belirlenebilir.
Yakın Kelimeler
