radiant
Örnekler
The radiant sun cast a warm glow over the landscape.
Parlak güneş, manzaranın üzerine sıcak bir ışık yaydı.
The radiant moon cast a silvery glow over the landscape.
Parlak ay, manzaraya gümüşi bir ışık yaydı.
Örnekler
Her radiant smile lit up the room, making everyone feel welcome.
Onun parlak gülümsemesi odayı aydınlattı, herkesi hoş karşılanmış hissettirdi.
After the news, he had a radiant look on his face, filled with happiness.
Haberden sonra, mutluluk dolu, yüzünde parlak bir ifade vardı.
03
parlak, ışıldayan
vividly noticeable and impressive
Örnekler
Her radiant self-confidence inspired everyone in the room to speak up.
Onun parlak özgüveni, odadaki herkesi konuşmaya teşvik etti.
The radiant energy of the performance captivated the audience from start to finish.
Performansın parlak enerjisi seyircileri baştan sona büyüledi.
04
ışıldayan, parlak
emitted or transmitted as radiation, often referring to energy such as heat or light
Örnekler
The radiant heat from the sun warms the Earth's surface.
Güneşin radyant ısısı Dünya'nın yüzeyini ısıtır.
The room was filled with radiant light from the large windows.
Oda, büyük pencerelerden gelen parlak ışıkla doluydu.
Radiant
01
radyatör, ısıtıcı eleman
the part of a gas or electric heater that becomes incandescent and emits heat
Örnekler
The radiant in the heater efficiently warmed the entire room.
Isıtıcıdaki radyant tüm odayı verimli bir şekilde ısıttı.
The radiant in the gas heater glowed brightly, signaling it was on.
Gaz ısıtıcısındaki radyant parlak bir şekilde parlıyordu, çalıştığını gösteriyordu.
Leksikal Ağaç
radiantly
radiant
radi



























