to pay off
[phrase form: pay]
01
istenen sonuca varmak
(of a plan or action) to succeed and have good results
Intransitive
Örnekler
All those hours of studying really paid off during the exam.
Çalışmanın tüm o saatleri sınav sırasında gerçekten meyvesini verdi.
Their investment in the startup paid off when the company went public.
Şirket halka arz edildiğinde, girişime yaptıkları yatırım meyvesini verdi.
02
tüm borcunu kapatmak
to give the full amount of money owed on a debt or loan
Transitive: to pay off a debt or loan
Örnekler
She finally paid off her student loans after ten years.
Sonunda on yıl sonra öğrenci kredilerini ödedi.
I ca n't wait to pay my mortgage off and own the house outright.
Mortgagemi ödemeyi ve evin tamamen sahibi olmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
03
intikam almak, hesabını görmek
to get revenge on someone for something they did
Transitive: to pay off sb
Örnekler
They waited for the right moment to pay the bullies off.
Zorbalardan intikam almak için doğru anı beklediler.
Mark was always looking for a chance to pay off his old rivals.
Mark, eski rakiplerinden intikam almak için her zaman bir fırsat arıyordu.
04
ödüllendirmek, karşılığını vermek
to give something back to someone in return for something they did
Transitive: to pay off sb
Örnekler
To pay him off for his years of service, they named a building after him.
Yıllarca hizmetinin karşılığını vermek için bir binaya onun adını verdiler.
They paid off the neighbors with a lavish dinner for watching their house while they were away.
Evlerini uzaktayken izledikleri için komşularını görkemli bir akşam yemeğiyle ödüllendirdiler.
05
rüşvet vermek, satın almak
to give someone money, often secretly, to get a favor or advantage
Transitive: to pay off sb
Örnekler
Politicians should n't be allowed to be paid off by corporations.
Siyasetçilerin şirketler tarafından rüşvet verilerek satın alınmasına izin verilmemelidir.
To avoid heavy fines, the business owner tried to pay the inspector off.
Ağır cezalardan kaçınmak için işletme sahibi, müfettişi rüşvet vermeye çalıştı.
06
tazminat ödemek, ihraç tazminatı vermek
to give someone a final payment when their job ends
Transitive: to pay off an employee
Örnekler
The economic crisis meant they had to pay off many experienced employees.
Ekonomik kriz, birçok deneyimli çalışanı ödeme yaparak göndermek zorunda oldukları anlamına geliyordu.
The factory paid all the redundant workers off with a good package.
Fabrika, fazla çalışanların hepsini iyi bir paketle ödendi.



























