to knock back
01
çok hızlı içmek
to drink quickly or consume a beverage in a rapid or forceful manner
Örnekler
He often knocks back a few glasses of beer after work to unwind.
İşten sonra rahatlamak için genellikle birkaç bardak bira içer.
They 've been knocking back shots of tequila all night, celebrating their friend's birthday.
Bütün gece tekila shotlarını hızlıca içtiler, arkadaşlarının doğum gününü kutluyorlardı.
02
birine önemli miktarda paraya mal olmak, birinin bütçesine önemli bir darbe indirmek
to cost someone a significant amount of money
Dialect
British
Örnekler
The new car knocked them back several thousand dollars.
Yeni araba onlara birkaç bin dolara mal oldu.
The unexpected medical expenses are really knocking them back financially.
Beklenmedik tıbbi masraflar onları gerçekten finansal olarak vuruyor.
03
engellemek, yavaşlatmak
to prevent someone from succeeding or making further advancements
Dialect
British
Örnekler
The rejection of their grant application really knocked them back.
Hibe başvurularının reddedilmesi onları gerçekten geri çevirdi.
The ongoing economic crisis is knocking many businesses back, hindering their growth and development.
Devam eden ekonomik kriz birçok işletmeyi geriletiyor, büyümelerini ve gelişmelerini engelliyor.
04
sarsmak, şok etmek
to shock someone with unexpected information or events
Dialect
British
Örnekler
The news of his sudden illness really knocks everyone back.
Ani hastalığı haberi herkesi gerçekten şok etti.
The unexpected cancellation of the event is really knocking people back.
Etkinliğin beklenmedik iptali insanları gerçekten geri itiyor.



























