infrequent
Örnekler
He made infrequent visits to his hometown since moving away.
Taşındığından beri memleketine seyrek ziyaretler yaptı.
The infrequent bus service made it difficult to commute.
Seyrek otobüs servisi, gidip gelmeyi zorlaştırdı.
Örnekler
Earthquakes are infrequent in this region, but when they happen, they can be devastating.
Depremler bu bölgede nadir görülür, ancak olduklarında yıkıcı olabilirler.
His visits to the office became infrequent as he started working from home more often.
Ofise yaptığı ziyaretler, evden daha sık çalışmaya başladıkça seyrek hale geldi.
Örnekler
The desert was dotted with infrequent shrubs, scattered across the vast expanse of sand.
Çöl, geniş kum alanına dağılmış seyrek çalılarla doluydu.
Infrequent houses lined the lonely road, separated by long stretches of open land.
Seyrek evler, uzun açık arazi parçalarıyla ayrılmış, yalnız yolu sıralıyordu.
Leksikal Ağaç
infrequent
frequent
frequ
