incoming
Örnekler
The incoming train pulled into the station right on schedule.
Gelen tren istasyona tam zamanında geldi.
The incoming tide gradually covered the sandy beach.
Gelen gelgit yavaş yavaş kumsalı kapladı.
02
gelen, yeni
entering or about to enter a position or office that was previously held by someone else
Örnekler
The incoming president promised to focus on economic reforms.
Gelen başkan ekonomik reformlara odaklanacağına söz verdi.
The incoming CEO introduced a new strategy for the company's growth.
Gelen CEO, şirketin büyümesi için yeni bir strateji tanıttı.
Incoming
Örnekler
The incoming were quickly processed at the front desk.
Gelenler, resepsiyonda hızla işlendi.
The receptionist sorted the incoming by priority.
Resepsiyonist, gelenleri önceliğe göre sıraladı.
Örnekler
The company's incoming were significantly higher this quarter.
Şirketin gelirleri bu çeyrekte önemli ölçüde daha yüksekti.
His monthly incoming provides a steady source of income.
Onun aylık gelirleri istikrarlı bir gelir kaynağı sağlar.
Leksikal Ağaç
incoming
coming
come
