huge
Örnekler
The huge skyscraper dominated the city skyline.
Devasa gökdelen, şehrin silüetine hakim oldu.
He bought a huge television that took up an entire wall in his living room.
Oturma odasında bir duvarın tamamını kaplayan devasa bir televizyon aldı.
Örnekler
She felt a huge sense of accomplishment after completing the marathon.
Maratonu tamamladıktan sonra büyük bir başarı duygusu hissetti.
The debate sparked a huge interest in environmental issues among the students.
Tartışma, öğrenciler arasında çevre sorunlarına karşı büyük bir ilgi uyandırdı.
03
çok başarılı
very successful or popular, often used informally to describe something or someone expected to achieve great success
Örnekler
The new movie is expected to be huge at the box office.
Yeni filmin gişede büyük bir başarı olması bekleniyor.
Her latest book release was huge, topping the bestseller lists.
Son kitabının çıkışı muazzamdı, en çok satanlar listelerinin başına yerleşti.
Leksikal Ağaç
hugely
huge
