glaring
01
göz kamaştırıcı, parlak
bright in a way that can be difficult to look at
Örnekler
The glaring headlights made it hard to see the road at night.
Parlak farlar gece yolda görmeyi zorlaştırdı.
The snow reflected the sun's glaring light, making it hard to keep my eyes open.
Kar, güneşin göz kamaştırıcı ışığını yansıtıyordu, bu da gözlerimi açık tutmayı zorlaştırıyordu.
02
bariz, gözle görülür
conspicuously and outrageously bad or reprehensible



























