fuzzy
fu
ˈfə
fe
zzy
zi
zi
British pronunciation
/fˈʌzi/

"fuzzy"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

fuzzy
01

bulanık, belirsiz

lacking clear definition or sharpness, appearing indistinct or blurry
fuzzy definition and meaning
example
Örnekler
His memory of the event was fuzzy, with only vague recollections remaining.
Olayın hafızası bulanıktı, sadece belirsiz anılar kalmıştı.
The details of the distant mountains were fuzzy, blurred by the misty morning fog.
Uzak dağların detayları bulanıktı, sisli sabah sisi tarafından bulanıklaştırılmıştı.
02

tüylü

covered with fine short hair or fibers, often giving a soft texture
example
Örnekler
The blanket was so fuzzy that it felt like cuddling a cloud.
Battaniye o kadar tüylüydü ki bir buluta sarılıyormuş gibi hissettiriyordu.
The peach had a fuzzy skin, adding to its tactile appeal when held.
Şeftalinin tüylü bir kabuğu vardı, tutulduğunda dokunsal çekiciliğini artırıyordu.
03

bulanık

confused and unable to think clearly
example
Örnekler
After staying up all night studying, her mind felt fuzzy, and she struggled to focus on the exam questions.
Bütün gece ders çalıştıktan sonra, zihni bulanık hissetti ve sınav sorularına odaklanmakta zorlandı.
The details of the meeting were fuzzy in her mind, as she had trouble recalling what had been discussed.
Toplantının detayları zihninde bulanıktı, çünkü neyin tartışıldığını hatırlamakta zorlanıyordu.
04

sıcak, duygusal

having a quality that evokes warm, sentimental emotions
example
Örnekler
The movie left me with a fuzzy feeling, reminding me of my childhood.
Film bana bulanık bir his bıraktı, çocukluğumu hatırlattı.
After the heartwarming reunion, everyone felt fuzzy inside.
Yürek ısıtan buluşmadan sonra herkes içinde sıcak hissetti.

Leksikal Ağaç

fuzziness
fuzzy
fuzz
App
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store