delectable
Örnekler
The chocolate truffles were absolutely delectable, melting in my mouth.
Çikolatalı trüfler kesinlikle lezzetliydi, ağzımda eriyordu.
My grandmother 's homemade cookies were always a delectable treat whenever I visited her.
Büyükannemin ev yapımı kurabiyeleri, onu her ziyaret ettiğimde her zaman lezzetli bir ikramdı.
02
cezbedici
(of a person) having qualities that are highly attractive
Örnekler
The actor 's delectable smile captivated the audience throughout the film.
Aktörün lezzetli gülümsemesi film boyunca seyirciyi büyüledi.
She had a delectable charm that made everyone want to be around her.
Onun herkesin etrafında olmak istemesini sağlayan lezzetli bir çekiciliği vardı.
Leksikal Ağaç
delectability
delectable
delect



























