delectable
de
di
lec
ˈlɛk
lek
ta
te
ble
bəl
bel
British pronunciation
/dɪlˈɛktəbə‍l/

"delectable"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

delectable
example
Örnekler
The chocolate truffles were absolutely delectable, melting in my mouth.
Çikolatalı trüfler kesinlikle lezzetliydi, ağzımda eriyordu.
My grandmother 's homemade cookies were always a delectable treat whenever I visited her.
Büyükannemin ev yapımı kurabiyeleri, onu her ziyaret ettiğimde her zaman lezzetli bir ikramdı.
02

cezbedici

(of a person) having qualities that are highly attractive
example
Örnekler
The actor 's delectable smile captivated the audience throughout the film.
Aktörün lezzetli gülümsemesi film boyunca seyirciyi büyüledi.
She had a delectable charm that made everyone want to be around her.
Onun herkesin etrafında olmak istemesini sağlayan lezzetli bir çekiciliği vardı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store