desirable
01
arzu edilen
worth doing or having
Örnekler
The job offer came with a desirable salary and benefits package.
İş teklifi, arzu edilen bir maaş ve avantajlar paketi ile geldi.
The beachfront property 's desirable location and stunning views made it a sought-after destination for vacationers.
Sahil şeridindeki mülkün arzu edilen konumu ve büyüleyici manzarası, tatilciler için çok aranan bir destinasyon haline getirdi.
02
arzu edilen
having qualities that make one attractive or worth wanting
Örnekler
His charming personality makes him a highly desirable partner.
Onun büyüleyici kişiliği, onu son derece arzu edilen bir partner yapar.
She is considered desirable because of her intelligence and kindness.
Zekası ve nezaketi nedeniyle arzu edilen biri olarak kabul edilir.
Leksikal Ağaç
desirability
desirableness
undesirable
desirable
desire



























