Curtain
01
perde
a hanging piece of cloth or other materials that covers a window, opening, etc.
Örnekler
She drew the curtains to block out the sunlight streaming into the room.
Odaya giren güneş ışığını engellemek için perdeleri çekti.
They chose sheer curtains for the living room to allow natural light to filter through.
Doğal ışığın süzülmesine izin vermek için oturma odasına şeffaf perdeler seçtiler.
1.1
tiyatro perdesi
a thick heavy piece of cloth that is hung in front of a stage in a theater and is raised or pulled aside when a performance begins
Örnekler
The audience eagerly awaited as the curtain slowly rose, revealing the actors on stage.
Seyirci, perdenin yavaşça kalkmasını ve sahne üzerindeki oyuncuları ortaya çıkarmasını sabırsızlıkla bekliyordu.
As the final notes of the symphony played, the curtain descended, marking the end of the performance.
Senfoninin son notaları çalarken, perde indi ve performansın sonunu işaret etti.
02
perde, örtü
any object or concept that serves as a barrier to communication or vision
Örnekler
The thick fog acted like a curtain, obscuring the road ahead.
Kalın sis, ilerideki yolu gizleyen bir perde gibi davrandı.
The political regime used censorship as a curtain to hide the truth from the public.
Siyasi rejim, gerçeği halktan gizlemek için sansürü bir perde olarak kullandı.
to curtain
01
perdelemek, perde ile kaplamak
to furnish or cover with drapery or curtains
Örnekler
They decided to curtain the large windows in the living room to enhance privacy.
Mahremiyeti artırmak için oturma odasındaki büyük pencereleri perdelemeye karar verdiler.
The decorators were hired to curtain the entire stage for the grand event.
Dekoratörler, büyük etkinlik için tüm sahneyi perdelemek üzere işe alındı.
Leksikal Ağaç
curtainless
curtain
