wantonly
01
kasten, nedensiz yere
in a way that is done deliberately without cause, often causing harm or damage
Örnekler
Vandals wantonly smashed the windows of the abandoned building.
Vandallar, terk edilmiş binanın pencerelerini kasten kırdılar.
The soldiers wantonly damaged the village despite no resistance.
Askerler, hiçbir direniş olmamasına rağmen köyü amaçsızca tahrip etti.
Örnekler
She spent her inheritance wantonly on expensive vacations.
Mirasını düşüncesizce pahalı tatillere harcadı.
The manager was wantonly careless with the company's funds.
Yönetici, şirketin fonları konusunda pervasızca dikkatsizdi.
03
şehvetle, kontrolsüz bir şekilde
in an openly lustful or sexually uncontrolled way
Örnekler
In the movie, the character acted wantonly towards strangers.
Filmde, karakter yabancılara karşı ahlaksızca davrandı.
The novel described her wantonly flirting at the party.
Roman, partide açıkça flört etmesini anlattı.
04
aşırı bir şekilde, kontrolsüzce
in an excessive or uncontrolled way
Örnekler
Ivy wantonly covered the old stone walls of the castle.
Sarmaşık, şatonun eski taş duvarlarını aşırı bir şekilde kapladı.
The garden grew wantonly after weeks of heavy rain.
Bahçe, haftalarca süren şiddetli yağmurlardan sonra kontrolsüzce büyüdü.
05
şımarıkça, oynak bir şekilde
in a playful or lively manner, showing carefree or spirited behavior
Örnekler
The children ran wantonly through the fields, laughing loudly.
Çocuklar tarlalarda şımarıkça koşuyor, yüksek sesle gülüyorlardı.
Leaves danced wantonly in the autumn breeze.
Yapraklar sonbahar rüzgarında oynakça dans etti.
Leksikal Ağaç
wantonly
wanton



























