to vegetate
01
pasif bir şekilde dinlenmek, ot gibi yaşamak
engage in passive relaxation
02
vejetatif üremek, eşeysiz çoğalmak
propagate asexually
03
büyümek (bitki)
to grow as plants do such as to develop new leaves, etc.
Örnekler
After planting the seeds, the garden began to vegetate, with tiny green shoots emerging from the soil.
Tohumları ektikten sonra, bahçe büyümeye başladı, topraktan küçük yeşil filizler çıktı.
The wildflowers, once dormant, started to vegetate, transforming the barren landscape into a vibrant sea of colors.
Bir zamanlar uyku halinde olan yabani çiçekler, büyümeye başladı ve çorak manzarayı canlı bir renk denizine dönüştürdü.
Örnekler
They decided to vegetate their garden by planting a variety of shrubs and flowers.
Bahçelerini çeşitli çalılar ve çiçekler dikerek vejetasyon yapmaya karar verdiler.
The landscaper worked to vegetate the barren area with lush green plants.
Peyzaj mimarı, çorak alanı gür yeşil bitkilerle yeşillendirmek için çalıştı.
05
bitki yetiştirmek, bitki örtüsü oluşturmak
establish vegetation on
06
büyümek
(of abnormal tissues like tumors) to grow or increase in size
Örnekler
The dormant cells seemed to vegetate quietly for years before unexpectedly awakening and forming a tumor.
Uyku halindeki hücreler, beklenmedik bir şekilde uyanıp bir tümör oluşturmadan önce yıllarca sessizce vegetate ettiler.
As the abnormal cells began to vegetate, the oncologists closely monitored the patient's condition to assess the rate of tumor growth.
Anormal hücreler büyümeye başladıkça, onkologlar tümör büyüme hızını değerlendirmek için hastanın durumunu yakından izledi.
07
bitkisel hayat yaşamak, pasif bir varoluş sürdürmek
lead a passive existence without using one's body or mind
Leksikal Ağaç
vegetation
vegetative
vegetate
veget



























