Vehemence
01
hararet
a loud, forceful, and emphatic speech, often in an angry or aggressive tone
Örnekler
The prime minister rejected the accusations with vehemence.
Başbakan, suçlamaları şiddetle reddetti.
The vehemence of the protesters' chants and signs made it clear that they would not be silenced.
Protestocuların sloganlarının ve pankartlarının şiddeti, sessiz kalınmayacağını açıkça gösterdi.
02
vahşilik
the vigorous force, intense power, or dynamic energy of an occurrence or action
Örnekler
The vehemence of the storm battered the coastal town with 100 mph winds.
Fırtınanın şiddeti, sahil kasabasını 100 mil/saat rüzgarlarla vurdu.
Witnesses described the eruption with vehemence, as the volcano exploded with raw power.
Tanıklar, patlamayı şiddetle anlattı, volkan ham güçle patlarken.
Leksikal Ağaç
vehemence
vehem
