unstable
Örnekler
His relationships were strained due to his unpredictable and unstable behavior.
İlişkileri, öngörülemeyen ve dengesiz davranışları nedeniyle gergindi.
She struggled with an unstable temperament, often alternating between extreme joy and deep despair.
O, dengesiz bir mizaçla mücadele etti, sık sık aşırı neşe ile derin umutsuzluk arasında gidip geldi.
Örnekler
The unstable bridge swayed dangerously in the wind, making it unsafe to cross.
Kararsız köprü rüzgarda tehlikeli bir şekilde sallanıyordu, bu da geçmeyi güvensiz hale getiriyordu.
The chair felt unstable, so she avoided sitting on it.
Sandalye dengesiz hissettirdi, bu yüzden üzerine oturmaktan kaçındı.
Örnekler
The unstable weather conditions made it difficult to predict the storm ’s path.
Dengesiz hava koşulları, fırtınanın yolunu tahmin etmeyi zorlaştırdı.
His unstable emotions caused frequent mood swings.
Onun dengesiz duyguları sık ruh hali değişimlerine neden oldu.
04
kararsız, reaktif
(of a substance) reacting with other chemical substances very easily
Örnekler
The compound is highly unstable and must be handled with care.
Unstable chemicals can ignite spontaneously under certain conditions.
Örnekler
The stock market has been particularly unstable lately, with frequent fluctuations in value.
Borsa son zamanlarda özellikle istikrarsız oldu, değerde sık sık dalgalanmalar yaşandı.
The country 's unstable political situation has caused concern among its citizens.
Ülkenin istikrarsız siyasi durumu vatandaşları arasında endişeye neden oldu.
06
dengesiz, dengesi bozuk
suffering from severe mental illness
Leksikal Ağaç
unstable
stable



























