insecure
01
güvensiz
(of a person) not confident about oneself or one's skills and abilities
Örnekler
He was insecure about his performance at work, doubting whether he was capable of meeting expectations.
İş performansı konusunda güvensiz hissetti, beklentileri karşılayıp karşılayamayacağından şüphe duydu.
She felt insecure in social situations, fearing rejection or judgment from others.
Sosyal durumlarda güvensiz hissetti, başkalarından reddedilme veya yargılanma korkusuyla.
Örnekler
The old house had insecure windows that could be easily opened from outside.
Eski evin dışarıdan kolayca açılabilen güvensiz pencereleri vardı.
The insecure lock on the front door was easily picked by burglars.
Ön kapıdaki güvensiz kilit, hırsızlar tarafından kolayca açıldı.
Örnekler
The old, insecure railing was barely holding up against the wind.
Eski, dayanıksız korkuluk rüzgara karşı zar zor dayanıyordu.
He stepped carefully on the insecure ground, fearing it might collapse.
Güvenilmez zemine dikkatlice bastı, çökebileceğinden korkarak.
Örnekler
The company 's future is insecure, as it struggles to keep up with competitors.
Şirketin geleceği belirsiz, çünkü rakipleriyle başa çıkmak için mücadele ediyor.
The young entrepreneur made an insecure business decision that led to financial instability.
Genç girişimci, finansal istikrarsızlığa yol açan güvensiz bir iş kararı aldı.
Leksikal Ağaç
insecure
secure



























