Ara
unconscionable
01
adaletsizce
excessively unreasonable or unfair and therefore unacceptable
Example
The company ’s treatment of its workers was deemed unconscionable by labor rights activists.
Şirketin işçileriyle olan muamelesi, işçi hakları aktivistleri tarafından akıl dışı bulunmuştur.
They considered the price hike to be unconscionable and refused to pay it.
Fiyat artışını akıl dışı buldular ve ödemeyi reddettiler.
02
vicdansız
not following the principles of what is good or bad
Example
The CEO's treatment of employees, marked by constant exploitation and disregard for their well-being, earned him a reputation as an unconscionable leader.
CEO'nun çalışanlara, sürekli sömürü ve onların refahına kayıtsızlık ile damgalanan tutumu, ona ahlaka aykırı bir lider olarak bir ün kazandırdı.
The unconscionable dictator ruled with an iron fist, suppressing any form of dissent.
Ahlaka aykırı olan diktatör, demir bir yumrukla yöneterek her türlü muhalefeti bastırdı.
word family
conscience
Noun
conscionable
Adjective
unconscionable
Adjective
Yakın Kelimeler
